İslamcılık, sağ ve sol aşırılık: Avusturya’da her alanda tehdit arttı
Şubat ayında Villach’ta yaşanan ölümcül bıçaklı saldırı istisnai bir olaydı. Ancak Avusturya İçişleri Bakanlığı’nın verilerine göre, 7 Ekim 2023’te Hamas’ın İsrail’e yönelik saldırısından bu yana polis, ülkede sekiz terör saldırısını önlemeyi başardı. Planlanan hedefler arasında Viyana Merkez ve Batı Tren Garı, Stephansdom, bir sinagog, Prater, Graz’daki Jakominiplatz ve elbette Viyana Happel Stadyumu’ndaki Taylor Swift konseri de bulunuyordu.
Bu açıklamaların nedeni, 2024 yılına ait ve pazartesi günü sunulan Anayasayı Koruma Raporu. Rapor, Avusturya’daki güvenlik durumu hakkında oldukça endişe verici bir tablo çiziyor: Tüm ilgili alanlarda tehdit düzeyi artmış durumda. İçişleri Bakanı Gerhard Karner (ÖVP), İslam adına hareket eden aşırıcıların en büyük grup olmadığını ancak “kesinlikle en tehlikeli grup” olduğunu belirtiyor.
İslamcılık
Devlet Güvenliği ve İstihbarat Müdürlüğü (DSN), Hamas saldırısı ve Gazze’deki savaşın ardından artan bir radikalleşme tespit etti. 2023 yılında İslamcı-cihadist suç sayısı 152’den 215’e çıkarak %40 arttı. Yetkililer, gençlerin artık daha hızlı radikalleştiğini değerlendiriyor. Bu süreçte internetin, özellikle Telegram gruplarının etkisi büyük; buralarda saldırı talimatları bile paylaşılıyor. DSN Başkanı Omar Haijawi-Pirchner, terör gruplarının propaganda için yapay zekâ (AI) kullandığını da ifade ediyor. Birey bazında, İslamcı tehdit oluşturan kişilerin sayısı arttı ancak hâlâ düşük üç haneli seviyede seyrediyor.
Sağ Aşırılık
Anayasayı Koruma Raporu, sağ aşırılıkta %23’lük bir artış olduğunu gösteriyor. Bu artış, sayı olarak daha yüksek bir seviyeden gelmekte: 2023 yılında toplamda 1.486 sağ aşırı suç işlendi. Bu gruplar da uluslararası düzeyde giderek daha fazla bağlantı kuruyor ve yine Telegram gibi sohbet platformları kilit rol oynuyor. DSN, örneğin Avusturya’da 16 yaşındaki bir gencin Telegram üzerinden 150 çoğunlukla reşit olmayan kişiyi etrafına topladığını bildiriyor. Paylaşılan içerikler arasında Nazi propagandası ve Yahudi ve Müslümanlara yönelik şiddet fantezileri yer alıyor.
Amaç yalnızca münferit eylemler değil; özellikle genç gruplar bir “X Günü”ne – yani bir hükümet darbesine – hazırlık yapıyorlar. Polisin ele geçirdiği yüksek miktardaki silah ve mühimmat, bu planların yalnızca teoride kalmadığını gösteriyor. Ayrıca beden yaralama ve mala zarar verme suçlarındaki artış da dikkat çekiyor.
Sağ aşırılıkla ilgili bölümde ülkenin en çok oy alan partisinin (FPÖ) adı da geçiyor. Raporda, “Parti siyasetiyle artan bağlantılar” ifadesi kullanılıyor. Örnek olarak, Viyana-Favoriten’de düzenlenen bir FPÖ mitinginde aşırı sağcı Identitären grubunun “Geri Gönderme (Remigration)” yazılı bir pankart taşıması gösteriliyor.
Sol Aşırılık
Devlet Güvenliği ve İstihbarat Müdürlüğü, 2023 yılında 214 sol aşırı eylem kaydetti. Bu sayı sağ aşırılığa göre düşük olsa da, %120 gibi keskin bir artış söz konusu. Bu eylemler çoğunlukla İsrail’in Gazze operasyonlarına karşı düzenlenen protestolar sırasında yaşandı. Beden yaralama, mala zarar verme ve güvenlik güçlerine karşı direniş gibi suçlarda artış belgelendi. Sol aşırı tehdit oluşturan kişi sayısı ise düşük iki haneli rakamlarda.
Casusluk
DSN Başkanı Haijawi-Pirchner, yabancı istihbarat servislerinin oluşturduğu zararın genellikle hafife alındığını belirtiyor. Avusturya’da özellikle yarı iletken endüstrisi gibi teknik ve bilimsel alanlarda toplanan bilgi, klasik casusluk ve siber saldırılar için cazip bir hedef. Bu durum, Avusturya’nın kilit teknolojilerdeki liderliğini kaybetme riski nedeniyle ekonomik zarara da yol açıyor.
Hükümetin Yanıtı
Peki, hükümet bu tehdit raporundan ne sonuç çıkarıyor? İçişleri Bakanı Karner, devlet güvenliği personelinin artırılacağını ve istihbarat birimlerine “tehlikeli kişiler”in kullandığı mesajlaşma uygulamalarına erişim gibi daha fazla yetki verilmesini savunuyor. Bu amaçla bir yasa tasarısı hazırlandı ancak koalisyon ortağı NEOS bu tasarıya itiraz ediyor.
Hükümetin üçüncü partisi olan SPÖ’nün ise İçişleri Bakanlığı’nda bir devlet sekreteri bulunuyor: Jörg Leichtfried. O, raporda sosyal medyanın “yangın hızlandırıcısı” olarak tanımlandığı verilere dikkat çekiyor. 2022’den bu yana internet üzerinden işlenen suçların yıldan yıla önemli ölçüde arttığına işaret ediyor.
Leichtfried’e göre çocukları korumak için yeni önleme yaklaşımları gerekiyor. AB düzeyinde gündeme gelen sosyal medya için yaş sınırlamaları da dikkate alınmalı: “Bu tartışmayı ön yargısız yapmalıyız.”











