İlkokul Öğretmenliği Eğitiminde İngilizce Zorunlu Hale Geliyor
Avusturya’da ilkokul öğretmeni olmak isteyenler için öğretmenlik eğitimi yeniden düzenleniyor. Ekim ayından itibaren geçerli olacak yeni düzenlemelere göre, ilkokul öğretmenliği eğitimi artık üç yıllık bir lisans ve iki yıllık bir yüksek lisans programı olarak yeniden yapılandırıldı.
Yeni eğitim sistemiyle birlikte, tüm öğretmen adayları için İngilizce ve yabancı dil olarak Almanca dersleri zorunlu hale getirildi. Bu değişiklikle birlikte, öğretmen adaylarının dil yeterliliği artırılarak, göç ve çeşitliliğin arttığı sınıf ortamlarına daha iyi uyum sağlamaları hedefleniyor.
Uygulamalı Eğitim Güçleniyor
Öğretmen adaylarının sıkça dile getirdiği pratik eksikliği de gideriliyor. Yeni düzenlemeyle eğitim programına:
2 haftalık yaz okulu (öğrencilerin bağımsız ders vereceği),
veya 6. dönemde 4 haftalık kesintisiz bir uygulama dönemi
ekleniyor.
Bu uygulamalı süreç, pedagojik yüksekokullar, okullar ve eğitim müdürlükleri arasındaki iş birliğini güçlendirmeyi amaçlıyor.
Müfredatta Dijitalleşme ve Yapay Zekâ da Var
Son on yılda yaşanan değişimlere yanıt veren yeni müfredat, yapay zekâ, dijitalleşme, çeşitlilik ve kapsayıcılık gibi temaları da içeriyor. Eğitim Kalitesini Güvence Kurulu Başkanı Andreas Schnider’a göre, pedagojik yüksekokullar bu yenilikleri oldukça başarılı şekilde programlarına entegre etti.
Ayrıca, okul hukuku artık daha uygulamaya dönük işleniyor ve göçle birlikte değişen ebeveynlerle iletişim becerileri de eğitimde daha fazla yer buluyor.
Toplumsal Konular Müfredatta Yer Buluyor
Yasal olarak artık her pedagojik yüksekokulun zorunlu olarak sunması gereken bazı konu başlıkları var. İngilizce ve Almanca’ya ek olarak;
Şiddet önleme,
Ayrımcılık karşıtlığı
gibi toplumsal açıdan önemli başlıklar da yeni müfredatın bir parçası oldu. Bu konular farklı derslere entegre edilerek çapraz temalar şeklinde işleniyor.
Yüksek Lisans Eğitimi İşle Birlikte Yürütülecek
Schnider’a göre, en verimli sistem, mezun olan öğretmenlerin doğrudan sahada çalışmaya başlaması ve aynı zamanda yüksek lisanslarını sürdürmesi. Bu, 2014 reformunda zaten önerilen bir yöntemdi. Değerlendirmelere göre, öğretmenler bu şekilde sahada öğrendiklerini doğrudan akademik bilgiyle pekiştirebiliyor.
Her ne kadar öğretmen açığı nedeniyle yeni öğretmenler fazla ders yükü altında olsalar da, amaç öğretmenlerin meslek hayatları boyunca eleştirel ve araştırmacı bir bakış açısıyla kendilerini geliştirmeye devam etmeleri.
Schnider’a göre: “Kriz dönemlerinde bile kaliteden ödün vermemek cesaret ister. Ama bu, eğitim sisteminin geleceği için şart.”











