Göbekli Tepe’de jeomanyetik taramalarla yeraltında dikdörtgen yapılar ve olası konut izleri belirlendi; çalışmalara Avusturyalı bilim insanları da katkı sağlıyor.
Bu sonbahardan beri Avusturyalı arkeologlar, Türkiye’deki UNESCO Dünya Mirası Göbekli Tepe’de yürütülen araştırmalara dahil. İnsan eliyle yapılmış en eski büyük ölçekli yapıları barındıran Göbekli Tepe’deki taş anıtlar yaklaşık 12.000 yıllık. Bu dönem, toplumların büyük ölçekte göçebelikten yerleşik yaşama geçtiği, bununla birlikte tarım ve hayvancılığın mümkün olduğu ve bugün hâlâ hayranlık uyandıran yapıların inşa edildiği kritik bir zaman dilimi.
Kısa süre içinde yeni bulguların ortaya çıkması bekleniyor. Bilim insanlarının aktardığına göre, Avusturya Bilimler Akademisi (ÖAW) bünyesindeki Avusturya Arkeoloji Enstitüsü (ÖAI) uzmanlarının da yer aldığı ekip, arazide gizli kalmış yapı izlerini araştırırken dikdörtgen planlı yapılar tespit etti. Bunların, Neolitik döneme ait konutlar olabileceği değerlendiriliyor.
Ekip, Eylül ve Ekim aylarında tekerlekli bir ölçüm sistemiyle jeomanyetik incelemeler yürüttü. Arazi gezilirken sistem, zemindeki manyetik anomalleri kaydediyor. Bu anomaller, geçmişte inşa edilmiş insan yapımı yapıların yeraltında nerede saklandığını gösterebiliyor.
Konutlar ve büyük bir yapı
ÖAI’nin ön değerlendirmesine göre bulgular, “halihazırda kazılmış alanların dışında yeni mimari yapılara” işaret ediyor. Anadolu Ajansı’nın haberine göre, planı dörtgen olan ve muhtemelen konut olarak kullanılan pek çok yapı belirlenmiş durumda.
ÖAI Bilimsel Direktörü ve proje lideri Barbara Horejs’e göre, bunun yanı sıra büyük bir yapı daha tespit edildi. Bu yapı, Göbekli Tepe’de daha önce kazılarla açığa çıkarılan anıtsal konstrüksiyonları andırıyor olabilir. Yeni keşfedilen buluntuların tam tarihlendirmesi ise şimdilik kesin değil.
Kazı başkanı Prof. Necmi Karul’un (İstanbul Üniversitesi) aktardığı bu umut verici gelişmeler, ilerideki kazı stratejileri için temel oluşturacak. Uzmanlar böylece, insanlık tarihinin son derece heyecan verici bir dönemindeki gündelik yaşama dair yeni bilgiler elde etmeyi umuyor. Karul, önemli sonuçların bu kadar hızlı elde edilmesinden özellikle memnun. Yılın başında, ölçümlerin yapılabilmesi için tepenin büyük bölümünü kaplayan zeytin ağaçları kaldırılmıştı.
Drone taramaları
Yüzey araştırmalarında drone’lar da kullanılıyor. Bu araçlar, araziyi lazer taramayla kaydederek, insanlar için on bin yıl önce bile referans olmuş olabilecek yükseltiler gibi özel topografik unsurları belirliyor. Ekip, hem yerleşim hem de ritüel alan olan bu buluntu yerinin doğal kaynaklarla ilişkisini de gözeterek kapsamını daha iyi anlamayı hedefliyor.
Şanlıurfa Neolitik Araştırma Projesi (Taş Tepeler) kapsamında İstanbul Üniversitesi ve Alman Arkeoloji Enstitüsü dahil onlarca üniversite ve kurum görev alıyor. Proje çerçevesinde, bölgedeki diğer yerlerde de kazılar sürdürülüyor. Amaç, MÖ 10. binyıldan 7. binyıla uzanan Neolitik geçiş döneminde toplumların nasıl geliştiğini daha iyi anlamak. Bu kapsamda, gizemli heykelleriyle öne çıkan Karahantepe de önemli bir buluntu yeridir.








