Shopping cart

  • Home
  • Ekonomi
  • Benko Vakası Sonrası Vergi Reformu: Avusturya Bütçesini Rahatlatacak Dört Düzenleme
Ekonomi

Benko Vakası Sonrası Vergi Reformu: Avusturya Bütçesini Rahatlatacak Dört Düzenleme

20 Kasım 2025 Okuma Süresi: 6 dk.
Benko Vakası Sonrası Vergi Reformu: Avusturya Bütçesini Rahatlatacak Dört Düzenleme
14

Avusturya hükümetine göre bazı yeni vergi düzenlemeleri, özellikle vakıflar, katma değer vergisi ve gayrimenkul işlemleri alanında, Benko vakası vergi reformu tartışmaları bağlamında doğrudan ya da dolaylı olarak Signa’nın kurucusuyla bağlantılı. Peki perde arkasında ne var?

René Benko toplumda kutuplaştıran bir figür; bunu geçtiğimiz yıl federal hükümet de açıkça gördü. Bütçe konsolidasyonu sürecinde hükümet, yürürlüğe soktuğu bir dizi güncel vergi reformunu açıkça Signa’nın kurucusu ve çöken gayrimenkul imparatorluğuyla gerekçelendirdi. Bunun ne kadar haklı olduğu ise tartışmalı. Basında yer alan haberler, bu reform adımlarından bazılarına genel bir bakış sunuyor.

1. Grunderwerb – Taşınmaz alım vergisi

Parlamento, taşınmazların vergilendirilmesine ilişkin bir reformu şimdiden yasalaştırdı. Geçmişte bu boşluktan yalnızca René Benko değil, bütün gayrimenkul sektörü yararlanıyordu.

Temelde mesele şu: Bir taşınmaz doğrudan satın alındığında, Grunderwerbsteuer olarak bilinen taşınmaz alım vergisi ödenmesi gerekiyor. Ancak bugüne kadar aynı kural, taşınmaz bir şirkete (örneğin bir GmbH’ye) aitse ve yalnızca bu şirketin hisseleri el değiştiriyorsa uygulanmıyordu.

Şimdiye dek taşınmaz alım vergisi yalnızca, sahip şirketteki payların en az yüzde 95’inin beş yıl içinde el değiştirmesi durumunda devreye giriyordu. Bundan sonra eşik yüzde 75’e çekilecek. Böylece daha küçük hisse devirleri bile bu vergi yükümlülüğünü tetikleyecek.

2. Stiftungen – Özel vakıflar

Benko vakası, özel vakıfları (Privatstiftungen) da kamuoyunun gündemine taşıdı. Özel vakıfların sermaye gelirleri üzerinden ödemek zorunda olduğu ara vergi (Zwischensteuer), 2026 başında yüzde 23’ten yüzde 27,5’e çıkarılacak. Ayrıca vakıflara aktarılan varlıklar üzerinden alınan vakıf giriş vergisi (Stiftungseingangssteuer) de yüzde 2,5’ten yüzde 3,5’e yükseltilecek.

Bu hafta hükümet ayrıca başka önlemler de duyurdu. Halihazırda özel vakıfların lehtarlarına yaptığı ödemeler vergilendiriliyor. Ancak bugüne kadar, yabancı tröstlerden (trust) yapılan tek seferlik aktarımlar söz konusu olduğunda sistemde boşluklar bulunuyordu. Hükümetin planına göre bu vergi boşluklarının da kapatılması hedefleniyor.

Detayları içeren somut bir yasa tasarısı ise henüz yayımlanmış değil. Viyana Üniversitesi vergi hukuku profesörü Sabine Kirchmayr-Schliesselberger, bu boşluğun kapatılmasını prensip olarak yerinde buluyor. Ancak bu tür karmaşık vakaların pratikte ne sıklıkla ortaya çıktığı ve devletin buradan gerçekten ne kadar ek vergi geliri bekleyebileceği hâlâ belirsiz.

3. Immobilien – Gayrimenkul ve KDV

Mevcut hükümet tasarısına göre katma değer vergisinde (Umsatzsteuer) de bir değişiklik planlanıyor. Somut olarak durum şöyle: Bazı kişiler evlerini kendi adlarına değil, bir şirket üzerinden (örneğin bir GmbH) inşa ediyor ve sonrasında bu şirkete ait evi kendilerine kiralıyor. Benko da Innsbruck-Igls’teki villası için benzer bir yapı kullanmıştı.

Bu tür bir yapı sayesinde evin sahibi olan şirket tam teşekküllü bir işletme olarak kabul ediliyor ve çeşitli vergi avantajlarından yararlanabiliyor. Örneğin şirket, inşaat veya yenileme sırasında ödenen yüzde 20’lik KDV’yi, ön vergi indirimi (Vorsteuerabzug) yoluyla geri alabiliyor. Buna karşılık, aldığı kira gelirleri üzerinden KDV ödemek zorunda; ancak burada uygulanan oran yalnızca yüzde 10.

Prof. Kirchmayr-Schliesselberger bu konuda şunları söylüyor: “Temel olarak şu yaklaşımı anlıyorum: Bir taşınmaz tamamen kişisel kullanım için ediniliyorsa, ön vergi indiriminin yasaklanması düşünülebilir.” Ancak vergi hukuku açısından bakıldığında çok sayıda soru işareti gördüğünü vurguluyor. Özellikle de ne zaman gerçekten “kişisel kullanım” sayılacağı ve sınırın nerede çizileceği tartışmalı. Zira konut geliştiricileri gibi, ev inşa edip bunları üçüncü kişilere kiralayan gerçek gayrimenkul yatırımcılarının, diğer işletmelerde olduğu gibi ön vergi indiriminden yararlanmaya devam etmesi gerektiği düşünülüyor.

Buna ek olarak, bu tür vergi yapıları idari yargı organlarının, özellikle de Yüksek İdare Mahkemesi’nin (VwGH) içtihatlarıyla zaten sıkı bir biçimde sınırlandırılmış durumda. Bu nedenle devletin bu alanda ne kadar ek vergi geliri elde edebileceği de soru işareti. Kirchmayr-Schliesselberger, bu düzenleme için de ayrıntılı hükümlerin henüz açıklanmadığını hatırlatıyor.

4. Insolvenz – İflas hukuku

Maliye Bakanlığı, iflas hukukunda planlanan reformu “Benko vakasından çıkarılan bir diğer ders” olarak tanımlıyor. Öncelikle şu mekanizmayı hatırlatmak gerekiyor: Bir şirket iflas etmeden kısa bir süre önce yaptığı bazı ödemeler, daha sonra iflas idaresi tarafından geri talep edilebiliyor. Buna zaman zaman devlete ödenmiş vergi ve harçlar da dâhil; dolayısıyla maliye idaresi bu tutarları iade etmek zorunda kalabiliyor.

Planlanan değişiklikle birlikte, iflas idarelerinin bu tür ödemeleri artık vergi idaresinden geri isteyememesi öngörülüyor.

Alpen bölgesi Alacaklılar Birliği’nde (AKV) iflas bölümünün başında bulunan Franz Blantz, bu düzenleme girişiminin “Signa vakası kılıfı altında” hayata geçirilmek istenmesinden “epeyce rahatsız” olduğunu belirtiyor. Bu önerinin, Avrupa Birliği düzeyinde de dâhil olmak üzere, aslında yıllardır tartışıldığını ve bugüne dek hayata geçmemesinin “bir dizi hukuki gerekçesi” bulunduğunu hatırlatıyor.

Blantz şu soruyu yöneltiyor: “İflas idaresi bir tedarikçiye yapılan ödemeyi geri isteyebiliyorsa, neden bir kamu kurumuna yapılmış ödemeyi talep edemesin?” Kamu tarafı ise kendisine borç verenleri seçme imkânı olmadığını, çünkü herkesin vergi ödemek zorunda olduğunu savunuyor. “Sıradan” tedarikçiler açısından durumun farklı olduğu, onların müşterileriyle iş yapmadan önce ödeme güçleri hakkında fikir edinmeleri gerektiği ifade ediliyor. Ancak alacaklıları koruyan kurumlar, yine de bu yaklaşımda tüm alacaklıların eşit muamele görmesi gerektiği yönündeki temel ilkenin zedelendiğini düşünüyor.

İlgili haberler: