Avusturya’nın İsrail’e Yaklaşımı Değişti mi?
Avusturya hükümeti, son günlerde sıkça şu vurguyu yapıyor: İsrail’le dayanışma ile Gazze’deki insani durumun eleştirilmesi bir çelişki değildir. Tartışmanın fitilini ise Dışişleri Bakanı Beate Meinl-Reisinger ateşledi. Neos partisinden olan bakan, AB dışişleri bakanları ile birlikte Gazze savaşının sona ermesini ve İsrailli rehinelerin derhal serbest bırakılmasını talep eden uluslararası bir bildiriyi imzaladı.
İmzanın Anlamı Ne?
Bu imza, “Viyana’nın İsrail politikasında yön değişikliği mi var?” sorusunu gündeme taşıdı. Çünkü Almanya ve ABD bu bildiriyi imzalamadı. İsrail’in güvenliği, Almanya’da 2008 ve Avusturya’da 2018’de resmen devlet politikası ilan edilmişti. Bu nedenle resmi makamlar uzun yıllar İsrail’e yönelik eleştiriden kaçındı. Ancak Berlin’deki koalisyonda da, Gazze’deki askeri operasyonlara karşı rahatsızlık artıyor.
“Tutum Değişikliği Yok” Açıklaması
Dışişleri Bakanı Meinl-Reisinger, Gazze’deki sivil acıları hem İsrail’de hem de Avusturya’da dile getirerek ateşkes çağrısı yaptı. Aynı zamanda AB-İsrail Ortaklık Anlaşması’nın askıya alınmasına karşı çıktı. Başbakan Christian Stocker da imzalanan bildirinin Avusturya’nın tutumunda değişiklik anlamına gelmediğini belirtti. Hamas’ın silah bırakması ve rehineleri serbest bırakmasıyla savaşın sona erebileceğini söyledi. Ancak Gazzedeki insani durumu “kabul edilemez” olarak nitelendirdi.
SPÖ Liderinden Sinyal: Yaptırımlar Dışlanmamalı
Başbakan Yardımcısı Andreas Babler da koalisyonun ortak çizgisine bağlı olduğunu dile getirirken, gelecekte yaptırımların tamamen dışlanamayacağını ifade etti. Ancak yaptırımların nasıl olacağına dair detay vermekten kaçındı.
İsrail Tarafından Gelen Eleştiriler
İsrail’in Viyana Büyükelçisi, İsrail Cemaati ve Dünya Yahudi Kongresi Başkan Yardımcısı Ariel Muzicant gibi isimler, bildiriyi İsrail karşıtı çevrelere katılım olarak değerlendirdi. Tarihçi Emil Brix, bunun Filistinlilere daha fazla hassasiyet gösterme sinyali olduğunu söyledi.
Önceki Hükümetle Fark Var mı?
Eski Dışişleri Bakanı Alexander Schallenberg, benzer eleştirileri İsrail’e perde arkasından iletmişti. Sebastian Kurz döneminde ise Avusturya’nın Filistin yanlısı tutumu radikal biçimde değişmişti. Kurz’un Netanyahu ile olan yakın ilişkisiyle birlikte, Avusturya İsrail’e en yakın ülkelerden biri olarak anılmıştı.
Değişen Kim? Avusturya mı İsrail mi?
Salzburg Global Seminar Başkanı Martin Weiss, asıl sorunun Avusturya’nın mı değiştiği değil, İsrail hükümetinin artık kimse tarafından anlaşılamaz hale gelip gelmediği olduğunu belirtti. Eski büyükelçi Weiss, ultra-Ortodoks lider Moshe Gafninin sözlerini aktardı: “Gaza’da neden savaşıyoruz artık bilmiyorum.”
Palestina Tanınacak mı?
Fransa’nın aksine, Avusturya Filistin’i bağımsız bir devlet olarak tanımayı düşünmüyor. Hem Dışişleri Bakanı hem de Başbakan, iki devletli çözümün siyasi süreçle sonuçlanması gerektiğini vurguladı. Şu anda böyle bir tanımanın sahada hiçbir şeyi değiştirmeyeceği belirtildi.
Hedef: Ateşkes, Rehine Takası ve İnsani Yardım
Meinl-Reisinger, şu anda odaklanılması gereken konunun acil ateşkes, tüm rehinelerin serbest bırakılması, Hamas’ın silahsızlandırılması ve Gazze’deki insani durumun iyileştirilmesi olduğunu vurguladı.












