Shopping cart

  • Home
  • Siyaset
  • Devlet memurlarının parti hesaplarında çalışması yasallaştı: FPÖ Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu
Siyaset

Devlet memurlarının parti hesaplarında çalışması yasallaştı: FPÖ Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu

3 Ekim 2025 Okuma Süresi: 4 dk.
Devlet memurlarının parti hesaplarında çalışması yasallaştı: FPÖ Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu
42

Kabine çalışanlarının Instagram ve benzeri platformlardaki parti hesapları için çalışması artık yasal – FPÖ rahatsız, konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşıyor.

Temmuz ayından bu yana kamu görevlilerinin mesai saatlerinde bir parti için çalışması yasallaştı. Buna göre, bakanların kişisel kabine çalışanları, söz konusu hesaplar devlete değil partiye ait olsa bile o hesaplardan paylaşım yapabiliyor. Düzenleme öncesinde bu uygulama yasadışı parti bağışı sayılırken, yasa değişikliğiyle birlikte bu nitelik ortadan kalktı. Üstelik çalışanlar hâlâ yalnızca devlet tarafından maaşlandırılıyor.

Temmuzda ÖVP, SPÖ, Neos ve Yeşillerin neredeyse tüm milletvekilleri yasaya “evet” dedi; FPÖ ise karşı çıktı. Şimdi Özgürlükçüler (FPÖ) bir adım daha atıyor: fırsat eşitliği haklarının ihlal edildiğini savunarak konuyu Verfassungsgerichtshof’a (VfGH / Anayasa Mahkemesi) taşıyor. Bu bilgileri, parti sözcüsü STANDARD’ın sorusuna yanıt vererek doğruladı.

FPÖ: Hükümet partilerine avantaj

Somut olarak bireysel başvuru, kabine çalışanlarının “içerik ve paylaşımlar sağlaması”nın parti bağışı sayılmamasını öngören yeni hükme yöneliyor; bu, ilgili hesapların bakan ya da onun partisine ait olması halinde geçerli. Ayrıca bu paylaşımların, “bu hesapların parti-politik içeriklerinden ayrıştırılacak şekilde” işaretlenmesi isteniyor.

Buna rağmen yeni düzenleme FPÖ’nün gözünde bir sorun: Başvuruda, “parti propagandasının hariç tutulmasına karşın kamu kaynaklarının bu şekilde kullanımı hükümet partilerine fiilen önemli bir avantaj sağlıyor; sosyal medya kanallarının erişimini ve görünürlüğünü artırıyor, iletişim değerini yükseltiyor ve parti-politik içeriklerin etkisini güçlendiriyor” deniliyor.

FPÖ sözcüsü taleplerini şöyle özetliyor: “Federal düzeyde muhalefet partisi olan FPÖ, kanun gereği devlet kaynaklarını kullanmaktan dışlanırken, hükümet partileri itiraz konusu hükümle ayrıcalık kazanıyor.” Bunun için “nesnel bir gerekçe bulunmadığını” belirtiyor.

Ayrıca “devlet organlarının parti rekabetinde katı tarafsızlıkla hareket etmekle yükümlü” olduğunu vurgulayan sözcü, “tek tek partilerin devlet tedbirleriyle ne kayırılabileceğini ne de dezavantajlı duruma düşürülebileceğini” ifade ediyor.

Devlet hiçbir partiyi kayıramaz

Graz Üniversitesi’nden anayasa hukukçusu Bernd Wieser, Parti Yasası yorumunda, “partilerin bozulmamış rekabeti” düşüncesiyle bağdaşmayacak şekilde devletin bir siyasi partiyi uygunsuz biçimde kayırmasının mümkün olamayacağını yazıyor. Bu özellikle devletin bir “hizmet” sağladığı haller için geçerli. Wieser, devletin ilke olarak siyasi partilere karşı böyle bir hizmet sunabileceğini, ancak “devlet böyle bir hizmet sağlıyorsa tüm partileri eşit muameleyle” değerlendirmesi gerektiğini belirtiyor. FPÖ’ye göre yeni kural tam da bu ilkeyi ihlal ediyor.

Rechnungshof (Sayıştay) geçmişte siyasetçilere, hükümet faaliyetleri ve parti-politik içerikler için ayrı sosyal medya hesapları kullanmalarını tavsiye etmişti. Bunun ardından Bağımsız Parti Şeffaflığı Senatosu (UPTS), parti hesaplarının kamu görevlileri tarafından yönetilmesi nedeniyle ÖVP, Neos ve Yeşiller’e toplam 219.610 avro para cezası kesti.

Yeşiller örneğinde UPTS, kamu görevlilerinin sadece hükümet faaliyetlerine ilişkin paylaşımlar yapmasının temel sorunu ortadan kaldırmadığını özellikle kayda geçti; çünkü “bir siyasi partinin temsilcisi kamuya açık biçimde medyada göründüğünde, bağlamdan bağımsız olarak bu görünüm her zaman bütüncül algılanır — yani hem parti temsilcisi hem de makam sahibi olarak.”

ÖVP, SPÖ, Neos ve Yeşiller ise bu kararları, mevcut pratiği yasallaştırmanın gerekçesi olarak gördü. Hatta ilk aşamada, verilmiş cezaları geriye dönük olarak kendi kendilerine kaldırmayı dahi düşündüler — ancak aralarında Sayıştay Başkanı Margit Kraker’in de bulunduğu kamuoyu eleştirileri üzerine bu fikirden vazgeçildi.

İlgili haberler: