Emeklilik Yaşı 70: Yaşlanmanın Ötesindeki Asıl Sorunlar
Danimarka’da emeklilik yaşının 70’e yükseltilmesi kararlaştırıldı. Avusturya Sanayiciler Birliği Başkanı Georg Knill de bu uygulamanın Avusturya’da hayata geçirilmesini destekliyor. Bu model bazı avantajlar sunsa da yeni sorunları da beraberinde getiriyor.
Avusturya’da da Gündemde
“70 yaşına kadar çalışmak” artık Avusturya’da da tartışılıyor. Danimarka’da parlamentodan geçen yasa sonrası, Georg Knill bu modeli Avusturya için de uygun bulduğunu belirtti. Gerekçe net: Avusturya’nın demografik gelişimi Danimarka ile benzer, ve mevcut emeklilik sistemi artan maliyetler karşısında sürdürülebilir değil.
Avrupa genelinde benzer sorunlar yaşanıyor: Düşük doğum oranları ve artan yaşam süresi nedeniyle kıta hızla yaşlanıyor. Bu durum Avusturya’da tam da kemer sıkma politikalarının yürürlüğe girdiği bir döneme denk geldi. Eğitim ve aile destekleri kısıtlanırken, emeklilik ödemeleri her yıl artıyor. 2029’a kadar bütçenin neredeyse %30’u sadece emeklilik sistemine ayrılmış olacak.
Mesele Sadece Para Değil
Yapay zekânın iş gücü piyasasına etkisi henüz sınırlı. Ancak sağlık, eğitim, savunma ve enerji dönüşümü gibi alanlarda daha fazla çalışana ihtiyaç duyuluyor. Yaşam süresi uzuyorsa, neden çalışma süresi de uzamasın?
Avusturya’da emeklilik yaşı OECD ortalamasının altında kalıyor. Kadınlar ortalama 61 yaşında, erkekler ise 61,6 yaşında iş hayatından çekiliyor. Oysa OECD ortalaması daha yüksek.
Danimarka Modeli Neden Tartışılıyor?
Danimarka’da emeklilik yaşı, ortalama yaşam süresine göre her beş yılda bir otomatik olarak yeniden değerlendirilip artırılıyor. 2030’da yaş 68, 2035’te 69 ve 2040’ta 70 olacak. Bu sistemin 2006’da devreye alınmasıyla, kamu harcamalarının kontrol altına alınması sağlandı.
Danimarka’daki sistemde, devlet emekliliği temel bir hak olarak görülüyor. Ancak birçok kişi için asıl gelir kaynağı işveren destekli emeklilik fonları. Sonuçta kamu harcamaları Avusturya’dan daha düşük seviyede kalıyor.
Genç Nüfusun Gücü ve Göç Gerçeği
Avusturya’daki genç nüfusun fazlalığı büyük ölçüde göçle sağlandı. Özellikle Doğu Avrupa ve Orta Doğu’dan gelen genç işçiler bu farkı oluşturdu. Ancak yaşlanma süreci hızla ilerliyor. 2040’a kadar, çalışabilir nüfus 250.000 kişi azalacak. Özellikle kırsal bölgelerde bu düşüş çok daha belirgin olacak.
Emeklilik Reformları Kimi Etkileyecek?
Georg Knill’in önerisi mantıklı görünse de, reformlar sadece yaşla ilgili değil. Kimlerin hangi koşullarda daha uzun süre çalışabileceği de tartışılmalı. Çünkü reformun etkisi en çok şu anda çalışanları ilgilendiriyor.
Radikal değişiklikler için anayasal çoğunluk gerekiyor, bu da kısa vadede pek mümkün değil. Bu nedenle, reformlar etkisini 10-15 yıl sonra gösterebilir. O zamana kadar Baby Boomer kuşağı emekli olmuş olacak.
Daha hızlı bir çözüm, emeklilere yapılan yıllık artışların enflasyonun altında tutulması olabilir. Böylece bütçeden yıllık 700 milyon euro tasarruf sağlanabilir.
Politik Denge
Emeklilere yönelik kesintiler siyasi açıdan oldukça hassas. Çünkü bu kesim son seçimlerde oyların %64’ünü ÖVP ve SPÖ’ye verdi. Hükümet sadece sağlık sigortası kesintileri ve kısmi erken emeklilik reformları ile yetindi. Ancak bu önlemler sadece geçici çözüm sunuyor.
Sosyal Adalet ve Emeklilik Yaşı
Emeklilik yaşını artırmak, gelir düzeyine göre farklı sonuçlar doğuruyor. Daha yüksek gelire sahip kişiler daha uzun yaşıyor. Örneğin, Viyana’da bazı semtlerde beklenen yaşam süresi, diğer semtlere göre 7-8 yıl daha fazla. Bu nedenle, ortalama yaşam süresine göre yapılan ayarlamalar sosyal eşitsizliği artırabilir.
Danimarka’da reformlar başlangıçta siyasi destek almıştı. Ancak artık bu destek azalıyor. Çünkü sistem sosyal eşitsizlikleri yeterince dikkate almıyor. Sendikalar ve Sosyal Demokratlar, 2040’tan sonra sistemin yeniden gözden geçirilmesini istiyor.
Çalışma Süresinin Ötesinde Bir Tartışma
Bu demek değil ki Avusturya hiçbir şey yapmamalı. Örneğin, bir gazeteci ya da muhasebecinin 70 yaşına kadar çalışmasında sorun olmayabilir. Ancak düşük gelirli veya bedensel güç gerektiren işlerde bu mümkün değil. Ayrıca, yaşlı bireylerin farklı iş modellerine yönelmesi veya daha az çalışması gerekir. Bu da gelir kaybı demek. Avusturya’da hâlâ yaşa bağlı gelir artışı beklentisi yaygın. Ancak bu anlayışın da değişmesi gerekiyor.














