Shopping cart

  • Home
  • Teknoloji
  • Yapay Zeka Destekli Sağlık Teknolojileri Yükselişte
Sağlık

Yapay Zeka Destekli Sağlık Teknolojileri Yükselişte

17 Haziran 2025 Okuma Süresi: 5 dk.
Yapay Zeka Destekli Sağlık Teknolojileri Yükselişte
89

Yapay Zekâ, İnsan Sağlığı Ölçümünde Yeni Bir Dönem Başlatıyor

Konuşma ile kontrol edilen yapay zekâ asistanları, akıllı tekstiller ve orkestra provalarında stres düzeyini ölçen sensörler: İnsan sağlığının dijital olarak ölçülmesine dayanan bu tür yardımcı teknolojiler giderek daha popüler hale geliyor ve ekonomik olarak da önem kazanıyor. Bu alana yeni bir ivme kazandırabilecek unsur ise yapay zekânın hızlı ilerleyişi.

Ludwig Boltzmann Dijital Sağlık ve Önleme Enstitüsü’nün Salzburg’daki eş direktörü Jan Smeddinck şöyle açıklıyor: “Akıllı telefonlar, giyilebilir cihazlar ve benzeri teknolojiler yaşamımıza çoklu sensörlü bir dijital iz bırakıyor. Bu iz, sağlık önlemleri açısından büyük bir potansiyel barındırıyor. Ancak şu ana kadar bu potansiyelden yeterince faydalanabilmiş değiliz.” Smeddinck’e göre, dijital araçlar yalnızca nesnel bilgiler sağlamakla kalmayıp aynı zamanda kullanıcıları motive ediyor ve sürece eşlik ediyor.

Yapay zekâ temelli yaklaşımlar sayesinde; ölçeklenebilirlik, eksik veri ve karmaşık yorumlama gibi mevcut sorunlara yeni çözümler getirilebilir. Elbette veri güvenliği, güvenilirlik ve şeffaflık gibi konularda haklı kaygılar mevcut. Ancak bu tür sistemler hâlihazırda bireysel inisiyatifle, yani resmi olmayan biçimde, sağlık amacıyla binlerce kez kullanılıyor.

Yaşlılar İçin Yapay Zekâ Asistanları

Graz Üniversitesi’nden uzmanlara göre, bireysel sağlık sorumluluğu trendi nedeniyle yapay zekâ sistemleri daha da önem kazanıyor. Konuşma ile yönlendirilebilen yapay zekâ asistanları, özellikle yaşlı bireyleri desteklemek üzere geliştiriliyor. Bu sistemler, ruh hâlini tanıyabilir, terapi amaçlı önerilerde bulunabilir veya aile bireylerini bilgilendirebilir. Bilim insanları bu durumu şöyle tanımlıyor: “Yeni bir tür bakım işi doğuyor – üstelik asla uyumayan bir iş.”

Evde Rehabilitasyon İçin Akıllı Sistemler

Viyana’daki Uygulamalı Bilimler Üniversitesi’nde, kalça protezi operasyonu sonrası hastaların evdeki tedavi süreçlerini destekleyen bir sistem geliştiriliyor. Bu sistem, egzersizler sırasında kamera donanımlı bir televizyon aracılığıyla hastaların hareket verilerini topluyor. Makine öğrenimi teknikleri sayesinde kullanıcıya gerçek zamanlı, kişiye özel geri bildirim sağlanıyor. Hareket laboratuvarı yöneticisi Klaus Widhalm’e göre bu sistem tamamen çevrimdışı çalışıyor ve tüm verileri anonimleştiriyor.

Verimliliği Arttıran Giyilebilir Teknolojiler

Yukarı Avusturya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi de veri güvenliğine odaklanmış bir yaklaşım benimsiyor. Sağlık verileri yerel olarak işleniyor ve doğrudan taşınabilir cihazlar üzerinde çalışacak özel yapay zekâ modelleri geliştiriliyor. Sürekli fizyolojik veri toplayan ama hareket özgürlüğünü kısıtlamayan akıllı tekstillerin büyük bir potansiyele sahip olduğu düşünülüyor. Bakım alanında ise, hareket desenlerini ve nem seviyesini (örneğin idrar kaçırma veya terleme) algılayan akıllı yatak altlıkları üzerinde çalışılıyor.

Elbphilharmonie’deki Provalar Öncesi Stres Testi

Müzisyenler, tıbbi onaylı akıllı saatlerle donatılmış olarak yüksek performanslı sensör teknolojileri kullanıyor. Sanal gerçeklik gözlükleri ile Elbphilharmonie konser salonunda prova yapılıyor. Viyana Müzik ve Sahne Sanatları Üniversitesi’nden müzik bilimci Matthias Bertsch’e göre, bu teknoloji sayesinde sahne korkusuyla nasıl başa çıktıkları ve hangi tekniklerin (örneğin nefes egzersizleri) etkili olduğu ölçülebiliyor.

Kendi Kendini Ölçmek Güvensizlik de Yaratabiliyor

Vorarlberg Uygulamalı Bilimler Üniversitesi’nden Walter Ritter, bireyin kendini dijital araçlarla ölçmesiyle oluşan verilerin bazı durumlarda kafa karışıklığı yaratabileceğini belirtiyor. Kullanıcılar başlangıçta teknolojiye büyük güven duyarken, elde edilen veriler subjektif deneyimleriyle örtüşmeyince ilgileri çabuk kaybolabiliyor. Örneğin uyku kalitesinde ölçülen bir iyileşme, kişi tarafından hissedilmeyebilir. Bu nedenle nesnel veriler bile bağlam gerektiriyor.

Herkes İçin Uygun Olmayan Dijital Diyet Koçları

Viyana Üniversitesi’nde yapılan araştırmalar, beslenme uygulamalarının herkes için etkili olmadığını gösteriyor. Bu tür dijital diyet koçları daha çok yüksek eğitimli ve geliri yüksek genç bireyler tarafından kullanılıyor ve bu grupta daha başarılı oluyor. Eğitim seviyesi düşük bireylerin sağlıklı beslenme konusunda daha az bilgiye sahip olduğu ve düşük gelirli bireylerin de en yeni teknolojilere erişiminin sınırlı olduğu ifade ediliyor. Sağlık psikoloğu Laura König, dijitalleşme sürecinde bu engellerin göz önünde bulundurulması gerektiğini belirtiyor.

İnsanlıktan Makineye: Dijital Takip Eleştirisi

BFI Viyana Uygulamalı Bilimler Üniversitesi’nden Pia-Zoe Hahne ve Alexander Schmölz, öz-izleme (self-tracking) teknolojilerinin yalnızca sağlık faydası değil, aynı zamanda insanı “veriyle tanımlanan bir makineye” indirgediğini savunuyor. Bu sistemlerin verimliliği artırırken, yaratıcılık, empati ve etik düşünme gibi insanî özellikleri geri plana ittiğini ifade ediyorlar.

İlgili haberler: