Pestisitler, İklim Değişikliği ve Kaybolan Yaşam Alanları Arıları Tehdit Ediyor
Pestisitler, iklim değişikliği ve yok edilen yaşam alanları, arıların yaşamını tehdit ediyor. Eğer arıları kaybedersek, doğanın dengesi de çöker. Bu yüzden dünyanın birçok yerinde, bu küçük ama hayati canlıları kurtarmak için çabalar sürüyor. Avusturya’nın Steiermark bölgesinde ünlü sanatçı Andreas Gabalier de bu mücadeleye katıldı.
Taştan, Ağaçtan ve Yosundan Bir Armonika
Güneşin Pöllau Vadisi’nin yumuşak tepelerini altın rengine boyadığı bir ekim günü, burada sıradan bir sanat eserinin ötesine geçen bir şey doğdu: taş, ağaç ve yosundan yapılmış dev bir armonika. Bu eser, doğanın sessiz kahramanları olan yaban arıları için inşa edildi.
İki metre yüksekliğinde ve beş metre genişliğindeki bu eser sadece bir sanat projesi değil; aynı zamanda Brüksel’den gelen tarihi bir karara verilmiş bir yanıttı. Avrupa Birliği tarihinde ilk kez, yaban arıları tehlike altındaki türler listesine alındı. Doğa Koruma için Uluslararası Birlik’in (IUCN) verilerine göre, Avrupa’daki 1.928 yaban arısı türünden 172’si yok olma tehlikesiyle karşı karşıya — bu sayı on yıl öncesine göre iki katına çıktı.
Andreas Gabalier bu girişimle ilgili olarak şunları söylüyor:
“Bu projede kalbimizi, vatanımızı ve doğayı birleştiriyoruz – bu, yaşanabilir doğa korumasının ta kendisidir.”
Avrupa’da Tozlaşma Krizi
AB Çevre Komiseri Jessica Roswall, Avrupa’daki tozlayıcıların kritik bir durumda olduğunu vurgulayarak acil eylem çağrısında bulundu:
“Şimdi harekete geçmezsek, ekosistemlerimizin temel direklerinden biri yıkılacak.”
Gerçekten de yaban arıları olmadan çiçek açan çayırlar, meyve ağaçları ya da kabak tarlaları olmayacak. Avrupa’daki bitkilerin %90’ı hayvansal tozlaşmaya bağlı. Arılar olmadan raflarımızda meyve bile bulamayabiliriz.
Arılar Neden Yok Oluyor?
Bilim insanlarına göre, bu yok oluşun nedeni karmaşık ama açık: pestisitler, iklim değişikliği ve yaşam alanı kaybı. Yoğun tarım faaliyetleri, yaban arılarının yuva yaptığı doğal çayırları yok ediyor. Tarımda kullanılan neonikotinoid adlı böcek ilaçları, arıların sinir sistemine zarar vererek onların yön duygusunu kaybetmelerine ve hastalıklara açık hale gelmelerine neden oluyor.
İklim değişikliği de durumu daha da kötüleştiriyor. Özellikle dağlık bölgelerde yaşayan arı türleri, yükselen sıcaklıklar nedeniyle daha yüksek rakımlara sürülüyor. Ancak orada yaşam alanları daralıyor. Biyolog Denis Michez, “Yaban arılarını hiçbir şekilde ikame edemeyiz. Bal arıları evcilleştirilmiş canlılardır, oysa yaban türleri doğanın dengesini koruyan eşsiz bir role sahiptir.” diyor.
“BeeWild” – Avusturya Yeniden Uğulduyor
Bu noktada devreye “BeeWild” girişimi giriyor. “Krone” gazetesi tarafından desteklenen bu kampanya, Avusturya’yı yeniden arıların özgürce uçabildiği bir ülke haline getirmeyi hedefliyor.
Projeye, ülkenin en büyük meyve-sebze üreticisi Frutura ve tanınmış isimler Andreas Gabalier, Dominik Thiem, Elina Garanca, Lizz Görgl ve Sebastian Vettel destek veriyor.
Frutura CEO’su Katrin Hohensinner-Häupl, “İnsanları doğayla yeniden barıştırmamız gerekiyor. Çocuklara her böceğin önemli olduğunu öğretirsek, sadece türleri değil, farkındalığı da kurtarırız.” diyor.
Kalpten Gelen Bir Sanat Eseri
Armonika, Grazlı sanatçı Thomas Zimmermann tarafından, Pöllau Teknik Okulu öğrencileriyle birlikte tasarlandı. Öğrenciler günlerce çalışarak, arılar, kertenkeleler ve diğer küçük canlılar için küçük bir mini yaşam alanı (biyotop) yarattılar. Proje başlatıcısı Manfred Hohensinner, “Çocukları doğaya yakın büyütmek, geleceğin en sağlam temeli” diyor.
O gün Gabalier sessiz ama huzurluydu. Çocuklarla birlikte yosun yerleştirdi, eseri dikkatle inceledi ve şunları söyledi:
“Müzik insanla doğa arasında köprü kurabiliyorsa, işte bu da onun bir parçası. Arıların vızıltısı, ağaçların rüzgarı – dünyanın en güzel melodileri bunlar.”
Yaşayan Bir Sembol
Pöllau’daki “BeeWild Armonikası”, bir sanat eserinden fazlası: birlikteliğin, doğaya dönüşün ve farkındalığın simgesi. Gabalier’in sözleriyle:
“Biraz daha doğa, kalbin ritmiyle – bugün her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.”
Brüksel’den gelen bu tarihi karar bir uyarı niteliğinde: Artık görmezden gelme zamanı geçti, şimdi harekete geçme zamanı. “BeeWild” gibi projeler, müzikle, yaratıcılıkla ve sevgiyle doğayı yeniden canlandırıyor.
Bazen kurtuluş, sadece tek bir sesle başlar. Ve Pöllau’da o ses – yaşamın sesi.












